Bizim kuşağı yabana atmayın…
BİZİM kuşak artık topun ağzındaki kuşak; yavaş yavaş ömrümüzü tamamlıyoruz… Sosyologlar ve psikologlar bir olup bize “Baby boomer” yani “Bebek patlaması” kuşağı adını vermişler. 1945-1965 arasında doğan kuşağı böyle adlandırıyorlar. Bu durum dünya için uygun; 50 milyonun üzerinde insanın yaşamını yitirdiği bir büyük felaketin ardından cepheden dönebilen ve sevdiklerine kavuşan askerlerin bir “Bebek patlaması”na yol açmaları gayet doğal. Ama rahmetli anam Düriye ve babam Cumali’nin beni 10’uncu çocuk olarak peydahlamalarının bu patlamayla bir ilgisi yok… Sağ olsun; İsmet İnönü Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’nın dışında tutmayı başardığından ülkemizde böyle bir sorun yaşanmadı. Ama savaş heyecanıyla bir aşk patlaması olmuş mudur, onu bilemem…
Uzmanlar pek söz etmese de savaş sonrasında dünyanın yeni yapılanmasında bu kuşağın çocuklarının büyük payı var. Nitekim 1968’deki özgürlük hareketini başlatan da bu kuşak oldu. Bizim kuşak dünyadaki ve toplumdaki hiçbir soruna duyarsız kalmadı.
Bizden önceki kuşağa; yani 1930-1945 kuşağına “Sessiz kuşak” demişler. Haksız da sayılmazlar… Almanya’da Hitler’i, İtalya’da Mussoluni’yi görmezden gelen ve dünyanın en büyük felaketine yol açan bu insanlara; “Sessiz kuşak” demek biraz hafif kalıyor, ama tarihi ortam içinde değerlendirince; onları da hoş görmek gerekir diye düşünüyorum… Zaten bu kuşağın son temsilcileri de yavaş yavaş bizi terk ediyor…
Bizden sonraki kuşakları zahmet edip adlandırmamışlar bile: Sadece X,Y, Z demişler… Yani kayda değer bir şey bulamamışlar, ama neymiş bu kuşakların durumu bir bakalım hele…
X KUŞAĞI ( 1965-1979)
Uzmanlar bu kuşağı iş yaşamında sadık, kanaat duyguları yüksek bir kuşak olarak değerlendiriyor. Aynı işte uzun yıllar çalışmış olmaları ortak özellikleri olarak değerlendirilirken bu kuşağın daha iyi kariyer imkanları aradığı ve teknolojik devrime denk geldiklerinden dolayı zorunlu olarak teknoloji kullanmakla işe başladıkları söyleniyor.
Bu kuşağın toplumsal sorunlara karşı duyarlı, iş motivasyonları yüksek, otoriteye saygılı oldukları belirtilirken, kadınların iş yaşamına başlaması ve az çocuk sahibi olunması bu kuşağın özellikleri arasında sıralanıyor.
Uzmanlara göre X kuşağı sorunlarını kendi başlarına karşılamaya alışmış olduğundan, iyi işlev gösterebilmek için grup desteğine ihtiyaç duyan Baby boomer’lardan daha çok kendilerine güveniyor.
Y KUŞAĞI (1980-1999)
Y kuşağına ilişkin olarak ilk akla gelen özellikleri teknolojiye olan yatkınlıkları olarak belirtiliyor. Bu kuşak teknoloji becerilerini yaratıcı bir şekilde sahip oldukları görevleri ilerletmek ve sonuçlar elde etmek için kullanıyor. Uzmanlar onların günlük işlerinin dünyada olumlu bir değişime katkı yapmasını görmenin onlar için son derece önemli olduğunu söylüyor.
X kuşağı bir görevi bitirmek için çevrim içi olup ardından bilgisayardan uzaklaşırken Y kuşağı sorunsuz bir şekilde çevrim içi ve çevrim dışı olarak, başkaları ile her zaman ve her yerde iletişime geçebiliyor. Eş zamanlı olarak birkaç işi birden yapabilen Y kuşağı çalışanları iyi yönetildikleri takdirde zengin bir yetenek kaynağı oluyorlar.
Y kuşağı ilişkilere büyük önem veriyor, bu ilişkileri geliştirmek ve sosyalleşmek için zaman ayırmak istiyorlar.
Z KUŞAĞI (2000-2021)
“İnternet kuşağı” da denilen bu kuşağın tam bir teknoloji çağı çocukları olduğu söyleniyor. Yeni teknolojik olanaklarla teknolojinin kucağında doğan, iletişim ve ulaşım kolaylıkları ile hep bir arada olan Z kuşağı uzakta olsalar bile ufak cihazlarıyla her an sözel, hatta görsel iletişim kurarak, birbirleri ile bağlantı kurabiliyor. Bu kuşak uzmanlar tarafından, “İnsanlık tarihinin el, göz, kulak vb. motor beceri senkronizasyonu en yüksek nesli olarak” tanımlanıyor.
Bu kuşağın ilk doğanları henüz 14 yaşını yeni bitirdi. Bakalım bir baltaya sap olup olamayacaklarını, bekleyip göreceğiz; hoş artık bu teknoloji çağında baltaya da pek ihtiyaç kalmadı artık.
Esen kalın…