Beyoğlu

BİRKAÇ okuyucu “eskileri yaz, günlük konular zaten her yanımızı sarmış” diye mail göndermişti. Ben de bu teşviklerden güç alarak eskiye dönük ve genelde yaşadığım olaylardan oluşan bir şeyler karalıyorum. Ancak bir dostun, Üsküdar’da sokakların gece havagazı lambaları ile aydınlatılmasını hikâye etmem üzerine, “okuyunca çok güldüm, birinci harbi umumi’den de ötelere gittin, okuyanlar Sigortacı Gazetesi yazarları dinozor devrine doğru gidiyor diye dalga geçecek” şeklindeki ifadesine çok üzüldüm. Sözünü ettiğim, havagazı lambaları belgeselde seyredilmedi, 1939/40 yıllarına ait anılarımdır. Paris’te 1800’de kullanılmış olması ise benim ayıbım değil. Yine eskilere dayanan bir şeyler yazacağım; eğer“dalga geçecekler” varsa onlara da selâm (!) olsun.

***

Çalışma hayatımdaki bankacılık döneminin ilk 16 yılı Beyoğlu’nda geçti. 6/7 Eylül 1955 olaylarından bir hafta sonra işe başladım. İstiklâl Caddesi’nde zemin taşları tamamen kumaş ve benzerleri ile kaplanmıştı. Mağaza ve dükkânların çoğu harabe halindeydi. Bir kısmı birkaç ayda yenilenip, faaliyetine devam etti. Diğer kısmı ise değil Beyoğlu, ülkeyi bile terk etti. Rum, Ermeni, Musevi birçok kişi ve aile ile arkadaşlık, komşuluk ve dostluklar kurmuş ve o geceyi de bizzat olayların içinde yaşamış bir kişi olarak büyük utanç ve üzüntü ile hatırlarım. Olayları bilmeyenler Google ve Yandex gibi kanallardan bilgi sahibi olabilirler.

Bu olaylardan sonra Beyoğlu’nun çehresinde elbette değişiklikler oldu. Balık Pazarı’ndaki esnaftan, küçük meyhanelere, Aynalı Pasaj, Hacopulo gibi pasajlardaki kurdeleden, düğmeye her şey bulunan küçük tuhafiye dükkânları el değiştirip çok çeşitli işlere dönüştü.

Bu olaylardan sonraki yıllarda da artan göçlerle genel bir değişikliğe uğrayan İstanbul’a elbette Beyoğlu da ayak uydurmak zorunda kaldı. Bugün Beyoğlu’nda AVM yapan ve yapmaya devam etmek uğruna tarihî yapıyı yok edenler sonunda o yapıları kat otoparkı yapmak zorunda kalacaklardır. Çünkü Beyoğlu alışveriş yapmak için düşünülen bir yer olmaktan yıllar önce uzaklaşmıştır. Lion Mağazası, Lazaro Franko, Hacı Resul ve Rekor gibi giyim ve kumaş mağazaları, Papken Zakeyan ve Zihni Özler gibi Tüccar Terziler, Kadın Terzisi Necmi Vardar çoktan tarihe karıştı.

Yakın tarihte Vakko denedi ve uzaklaştı.

Beyoğlu’nun kendine özel mekânlarından, sandviç denilen nesneyi ilk defa yapan Expres restaurant ve birahanesi, aynı konuda faaliyet gösteren Atlantik; Degüstasyon, Fisher gibi, Hacı Salih ve Abdullah Efendi gibi otantik lokantalar, önce banka şubelerinin furyasındaki kira rekabetine yenik düştüler. Sonrasında burger’ler ve sokağa düşen dönerciler ile Beyoğlu’nun kendine özel yeme içme rengi de tamamen soldu ve yok oldu.

Sinema ise TV’nin yayılması ile uzun bir süre sarsıntı geçirdikten sonra AVM’lerin kontrolüne girdi.

Saray Sineması’nı da barındıran yapının AVM’ye dönüşmesi başlangıç oldu. Büyük halk hareketlerine rağmen Emek Sineması kurtarılamadı. O gürültüde yerini kaybeden, PROFİTEROL’ü ile ünlü İNCİ Pastanesi ara sokaklara çekildi.

İstiklâl Caddesi 389’da yıllardır faaliyet gösteren, kitabevinden öte bir kültür müessesesi ROBİNSON CRUSOE astronomik kira talebini karşılayamadığı için kitaplarını sosyal medyanın inanılmaz desteği ile ELDEN ELE, İstiklal Caddesi 136 daki Salt Beyoğlu’nun 4. katına taşıdı.

İstiklal Caddesi 48 numaradaki, RUMELİ HAN’da aynı kervana katılarak el değiştirmiş. 1895 yılında Monsieur Jean Cesar Reboul’un aynı adreste kurduğu, yıllar sonra Müderrisoğlu ailesi tarafından devir alınarak, lavanta kolonyaları ile ünlenen REBUL ECZANESİ de, Fransız Konsolosluğu karşısındaki Meşelik Sokak’a taşınmak üzere. Sözü uzatıp, “pehlivan tefrikası” yapmayacağım. Yoksa anı çok, bunlar bir çırpıda hafızamda canlananlar… Son darbe olarak, Rebul Eczanesi beni bu yazıya tetikledi, bir tarihin gözler önünden acımasızca silinişi ve gelinen nokta çok acı!.

Sonuç: Artık tarihi bağlarından kopmuş, hiçbir özelliği kalmamış, tabanı bile onarılamayan yeni haliyle, gayesiz dolaşan bir insan selinin işgalinde Beyoğlu…

***

Sigorta sektörünün emektarlarından YÜKSEL KEZER’i kaybettik. Sigortacı Gazetesi Ailesi adına, ailesine, yakınlarına ve tüm eski dostlarına başsağlığı dilerim. Nur içinde yatsın.

 

Yorum yazın