‘Arada sıkışmış, güç patlaması yaşayacak liderler’
YÖNETİM liderleri, kurumların yönetim hiyerarşisi içerisinde, orta kademe yönetim basamağını oluşturan bireyler olarak kumanda otoritesine ne kadar sahipler? Yönetme yetilerine sahip, ancak kumanda otoritesine sahip bulunmayanların neyi kontrol ettikleri veya ne kadar kontrol edildikleri hakkında düşünceleri nedir? Böylesine şartların oluşturduğu yönetim stresleri, liderler için muktedirlik baskısı yaratmaktadır. O halde bu şartlarda yönetim becerileri nasıl gerçekleştirilmektedir? Temel olarak öğrenmemiz gereken beceri, tüm bu belirsizlikleri ortadan kaldırmak ve yönetebilmeyi başarmak mı olmalıdır?
Yönetimle ilgili açıklanan görüşlerde, yazılan çeşitli kitaplarda hâlâ klasik yönetimin temel anlayışı olan; ne kadar fazla adam yönettiğinin sorgulanması olmaktadır. Ancak bir yöneticiyi değerlendirmenin ölçütü artık ona kaç kişinin bağlı olduğu değildir. Bu ölçütten daha önemli olan, işin çözümlenme zorluk derecesi, kullanıldığı ve ürettiği enformasyon miktarı ve işi yapabilmek için gerekli olan ilişkilerin çeşitliliğidir. Çağdaş yönetimin gerektirdiği bu yenilikçi yönetim anlayışında, orta kademe yöneticileri mevcut yetkilerini ve ilişki düzeylerini ne kadar etkin kullanabilir? Liderlik rolleriyle kurum için yaratacağı katma değer ne fayda sağlayabilir? Bulundukları konumlar ve üstlendikleri roller, onları yeni kariyerlerine ne kadar hazırlayabilir?
Yöneticiler için hayati önem taşıyan, yönetimde varlığının nedeni olan bu sorulara yanıtların bulunması şarttır. İyi eğitim almış, yönetim becerileri gün geçtikçe gelişen hatta yöneticilik eğitimleri desteklenen bu grubun, kendilerini yeterince ispatlayacakları yönetim özgürlük alanlarına sahip olmaları gerek şart olarak bilinmelidir.
Kurumların yatay yapılanmayla, daha hızlı ve verimli çalışmalarının mümkün olduğu bilinen bir gerçektir. Bunun için gerekli olanının, tam donanımlı ve iş tanımlarını yerine getirecekleri yetkilerle güçlendirilmiş orta kademe yöneticilere özgürlük tanınmasıdır. Ki ben bunları “arada sıkışmış güç patlaması yaşayacak liderler” olarak kabul ediyorum.
Baskı altında kalan ancak bunu güçlü bir şekilde yönetebilen, işler karıştığında doğru kararlar vererek sağlam duruşu bozmayan, araştırma ve öğrenmeyi benimseyerek sürekli gelişen ve yenilenen bu yöneticilerin kendilerini iyice tanımaları ve bunun ayakta kalmanın temel koşulu olarak kabul etmeleri gerektiğini düşünmekteyim. Yeni yetişen genç yönetici neslin, sahip olabilecekleri her şeyi istedikleri, kullanmak için büyük bir sabırsızlık gösterdikleri her yetkiyi başlangıçta tanımak istedikleri ve herhangi bir kaygıya bağlı kalmaksızın bunları kullanacakları bu dönemin gerçeğidir. O halde, böylesine özgürlük sınırlarını genişleten yeni nesil yöneticilere hangi üst düzey kadrolar liderlik yapacak. Patlayıcı güç olarak gördüğüm ve kurumları geleceğe taşımaya hazırlanan bu lider grupları için şartlar ne kadar oluşturulmuştur?
Eğitimli gençlerin kurum içi fırsatlardan yararlanması ve daha fazla sorumluluk istemelerinin nedeni, gelecekte değil, hemen yetkilerle donatılmak istemelerinden kaynaklanmaktadır. Çoğu gençlerin işe büyük, kurumsal yapıya kavuşmuş şirketlerde başlamak istemelerinin nedeni kendilerine olan özgüveni ve kendilerini bir an önce kanıtlamak istemelerinden dolayıdır. Maslow’un bilindik ihtiyaçlar hiyerarşisine dayalı motivasyon teorisi, onlar için pek kabul görebilecek bir görüş olmaktan çıkmış. Kendilerini hızlıca kanıtlayacak ve beklentilerine çok çabuk kavuşabilecekleri Vroom’un beklentiler kuramı onlara çok daha uygun bir motivasyon inancı olarak görülmektedir. Beklentilerini tanımlayan ve bu beklentiler doğrultusunda amaçlarını oluşturan, sonucunda bu amaçlara kendi anlam değerlerini yükleyerek eyleme geçen bir lider gençlik türü tartışılmalıdır artık. Belki de tartışmanın çok ötesinde, şimdiden bu gerçeği kabullenerek, yönetim anlayışını ve liderlik uygulamalarını bu yönde geliştirmeliyiz. Böylesine hızla yetişen, iyi eğitim almış, amaçları doğrultusunda neyi hedeflediklerini iyi bilen bu lider gençliğin, arada sıkışanlardan olmaması ve yeniliklere imza atacak kadar güçlü iradeye sahip, tutum ve davranışlarıyla liderlik özelliklerini taşıyan, kararlarıyla kurum geleceğini olumlu yönde etkileyen bireyler olarak cesaretlendirilmeleri gerekmektedir.