Akıllı sözleşmeler sigortacılığı değiştirmeye aday
Akıllı sigorta sözleşmeleri (smart contracts) ile hasar sürecinin yönetimi ve tazminatın ödenmesi otomatik biçimde gerçekleştirilebiliyor. Bu gibi bir işleyiş, sigortacılar için hasar belirleme giderlerinden tasarruf ve daha güvenilir bir hasar yönetimi anlamına gelebiliyor. Merak edilen ise iyi niyet, makul olma, azami çaba, özen gösterme, nedensellik veya hile gibi hallerin bilgisayar diline nasıl aktarılacağı.
Teknolojinin özellikle 21. yüzyılda çok çabuk gelişimi her alanda köklü değişikliklere yol açmakta, yeniliklere olanak sağlamaktadır. Bu gelişmeler, finansal hizmetleri ve bunun bir parçası olan sigortayı da derhal etkilemeye başlamıştır. Bu etkileme günümüzde de bütün hızıyla sürmektedir. Hukuk bu yeni görünümlere ayak uydurmaya ve ihtiyaç duyulan yeni kuralları oluşturmaya çalışmakta ve çoğu zaman da gereken hızla tepki verememektedir.
Teknolojik gelişme sonucunda “FinTech”(finansal teknolojiler), “InsurTech” (sigorta teknolojileri) “RegTech” (düzenleme teknolojileri) gibi kavramlar ortaya çıkmıştır. Evrensel boyut kazanmış olan bu kavramlar ülkemizde de bu İngilizce deyimlerle ifade edilmekte ve yurt dışındaki gibi yazılmaktadır.
“FinTech” deyimi, finansal hizmetlerin sunumunu ve bunlardan yararlanmayı geliştirme ve otomatikleştirmeye dönük yeni teknolojileri anlatmaktadır. Amaç, bilgisayarlarda ve akıllı telefonlarda kullanılan özel yazılım ve algoritmalar aracılığıyla ticaret şirketleri ve tüketiciler arasındaki finansal işlemlerin en verimli ve hızlı şekilde gerçekleştirilmesidir. Kriptoparaların kullanımı da FinTech kapsamında yer alan bir uygulamadır.
“InsurTech” daha geniş bir kavram olan FinTech’in bir parçası niteliğindedir. Sigorta sektörüne ilişkin dijital çözümler üretmeye dönüktür.
“RegTech”, finans (ve sigorta) alanında düzenleyici süreçlerin teknoloji aracılığıyla yönetilmesidir. Düzenleyici kamu makamının izleme işlevini, oyuncuların yapacakları raporlamaları ve kurallara uyumlarını sağlama RegTech’in temel işlevleri arasında sayılabilir. Teknoloji odaklı ekonomiden kaynaklanan sorunları otomasyon yoluyla çözmeye yöneliktir.
Akıllı sözleşmeler, sigortacılık alanında ortaya çıkan en önemli yenilikler arasındadır. Aşağıda bu sözleşmelerle ilgili bazı hususlara değinmeye çalışacağız.
KENDİLİĞİNDEN İŞLEYEN SÖZLEŞMELER
Hukuksal açıdan “akıllı sözleşme”, blockchain veya diğer bir DLT (distributed ledger technology) üzerinden otomatik şekilde (önceden programlanmış bir koşul gerçekleşince) kendiliğinden ifa edilen bir sözleşmeyi ifade etmektedir.
Akıllı sigorta sözleşmesi ile sözleşmenin kurulması, hasar sürecinin yönetilmesi ve tazminatın ödenmesi otomatik biçimde söz konusu olabilmektedir.
Akıllı sözleşme 1996 yılında Nick Szabo tarafından şöyle tanımlanmıştır: “tarafların taahhütlerini nasıl ifa edeceklerine ilişkin protokolleri de içeren, dijital şekilde belirlenmiş taahhütler bütünü”. Akıllı sözleşmenin klasikleşmiş örneği satış makinalarıdır. Bir kişi, sözleşmenin bağlı tutulduğu koşulu makineye para atarak gerçekleştirince, makine sözleşmeyi otomatik şekilde ifa edip satın alınan ürünü teslim etmektedir.
Akıllı sözleşmeler dar anlamda akıllı sözleşmeler ve hukuksal akıllı sözleşmeler olmak üzere ayrıma tabi tutulmaktadır. Dar anlamda akıllı sözleşmeler hukuksal açıdan ifaya zorlanabilir olmayan sözleşmelerdir. Buna karşılık hukuksal akıllı sözleşmelerin ifaya zorlama olanağını içerdiği kabul edilmektedir. Geleneksel anlamda doğal dilde oluşturulmuş bir sözleşme tamamen veya kısmen kodlanabildiği ölçüde kendiliğinden ifa edilebilen bir akıllı sözleşme niteliğini kazanabilmektedir. Bir motorlu araç sigortasında sigortacının teminat kapsamında riziko gerçekleşmesi olasılığı için sigorta ettirene tazminat ödenmesini otomasyona bağlaması ve bu yolla bir akıllı sözleşme oluşturması mümkündür. Mesela sigortacının kendisine iletilen tazminat talebini onaylaması üzerine akıllı sözleşme sigorta ettirenin hesabına otomatik biçimde alacak kaydettiği veya bu hesaba para aktardığı zaman durum böyledir. Kuşkusuz sürecin diğer adımlarının da otomatik olarak işler hale getirilmesi olanaklıdır. Araca yerleştirilen kara kutu veya diğer aygıtlar sayesinde o aracın karıştığı bir kazanın kayda alınması, sigortacının bu kaza hakkında bilgilendirilmesi ve hatta hasar dosyasının otomatik biçimde açılmasının sağlanması da olanaklıdır. Araç hasarlarının kamera veya akıllı telefon ile değerlendirilmesi de özel uygulamalar aracılığıyla mümkün olabilir. Bu uygulamalar sayesinde anonimleştirilmiş hasar fotoğraflarına dayanarak sigorta ettirenin uğradığı zararın kıyaslama yoluyla kuruşlandırılması ve onarım bedelinin ne olacağı hakkında bir belirleme yapılması imkânı elde edilebilmektedir.
Bu gibi bir işleyişin, sigortacılar için sağlayacağı yararlar açıktır: Hasar belirleme giderlerinden tasarruf ve daha güvenilir bir hasar yönetimi.
Akıllı sözleşmelerden elde edilecek yarar, güvenilir (dış) kaynaklardan alınacak bilgilerin en geniş şekilde kullanılmasıyla artacaktır. Bu alanda önde gelen örnek (araç ve evlere yerleştirilen sensörlerden gelen bilgilere dayalı olarak işleyen) telematik sigortasıdır. Ancak dış kaynaklı bilgilerin güvenilir olması son derece önemlidir çünkü akıllı sigorta sözleşmesi bu bilgiler alınınca otomatik şekilde ifa edilmektedir. Bilgilerin hatalı olması sistemin kurgulanan biçimde işlemesine engel olacaktır. Akıllı sözleşmenin içerdiği otomasyon oranı arttıkça, güvenlik tehdidi de buna paralel olarak artmaktadır. Düzenleyici/denetleyici kum havuzları (güvenli test alanları) yeni ürünleri piyasaya sunacak olan sigorta şirketlerinin bunların güvenilirliğini kamu otoritesinin denetimine tabi olarak sınırlı bir alanda sınayabilmeleri bakımından önemlidir.
PEK ÇOK UYGULAMA ALANI BULUNUYOR
Hasar yönetimi ve tazminatların ödenmesine ilişkin uygulamalar, akıllı sigorta sözleşmelerinde en yaygın biçimde kullanılabilecek uygulamalarıdır. “Eğer/o halde” mantığıyla çalışan bu uygulamalar çerçevesinde “eğer teminat kapsamında riziko gerçekleşirse, o zaman akıllı sözleşme sigorta ettirene otomatik olarak tazminat ödeyecektir”. Ancak sürece dışarıdan dahil olacak kişilerin sayısı arttıkça, elde edilecek yararın azalması tehlikesi ortaya çıkmaktadır. Mesela motorlu araçları konu alan bir akıllı sigorta sözleşmesinde onarımın belirli bir onarımcıda yapılması halinde tazminatın o onarımcının akıllı sözleşmeye (blockchain üzerinden) bildirimde bulunması üzerine otomatik şekilde ödeneceği veya uygulanacak muafiyet indiriminin daha az olacağı öngörülmüş olabilir. Burada onarımcının manuel olarak blockchain üzerinden bildirimde bulunması gibi üçüncü kişilerin devreye girdiği durumlarda, bu kişilerin sayısının artmasıyla birlikte sürecin hızlı ilerlemesi sekteye uğrayabilecektir. Kaldı ki bu sayılan hallerde, “akıllı” sözleşmeden çok “mekanikleşmiş” sözleşmeden söz etmek belki daha doğru olacaktır.
Tazminat ödemesinin güvenilir kaynaktan gelen bilgi üzerine otomatik biçimde yapıldığı hallerde (mesela uçuş iptali veya gecikmesi sigortasında, uçuş iptali veya gecikme bilgisinin ulaşması üzerine hemen ödeme gerçekleştirilebilmektedir) sigortacı ile sigorta ettirenler arasında uyuşmazlık yaşanması olasılığı çok azalmaktadır.
Öte yandan, evlere yerleştirilen aygıtlar su veya gaz sızmalarını, yangınları, hırsızlıkları gerçek zamanlı olarak bildirmekte ve otomatik hasar süreci de bunun üzerine derhal başlamaktadır. Buna ek olarak, aygıttan yapılan bilgi aktarımı duruma en çabuk ve etkili biçimde müdahale ve böylece zararı önleme veya düşük bir düzeyde tutma olanağını da vermektedir. Aygıtın sigortacı tarafından sağlandığı ve işler durumda bulundurulması yükümlülüğünün de sigortacı tarafından üstlenildiği hallerde, sigorta ettirenin zararı önleme ve azaltma görevi (külfeti) de buna paralel olarak daralmaktadır.
Tarım sigortaları alanında da tazminat ödemeleri kamuya açık meteoroloji verilerine veya bazı göstergelere (endekslere) bağlı şekilde yürütülebilmektedir. Mesela sel veya haşere rizikolarında, yağmur düşme oranı veya bitki düzeyi gibi değişkenler dikkate alınarak hasarların çiftlik bazında belirlenmesi gerekmeksizin verilerin akıllı sözleşmeye aktarılmasıyla tazminat hesabının (ve ödemesinin) otomatik biçimde yapılması sağlanabilmektedir.
Kuşkusuz sigortacıların akıllı sözleşme tekniklerini risk kabul sürecinde (üretim, underwriting) kullanmaları da mümkündür. “Big data” analizleri ve nüfus verilerine dayanarak prim belirlemesi yapılabilmektedir. Oto sigortalarında prim, GPS verileri sayesinde kat edilen mesafeye dayalı olarak hesaplanabilmektedir. Otoya yerleştirilen aygıtlar sigorta ettirenin aracı sürerken aşırı hız yapıp yapmadığını, ne zaman araç kullandığını, fren yapma biçimini kayda alıp primi ona göre saptamak (gerektiğinde indirim uygulamak) imkânını vermektedir. Hatta, geliştirilen akıllı diş fırçası ile, sigorta ettirenin diş fırçalama alışkanlığını belirlemek ve bu veriyi dişle ilgili sigorta teminatlarının primini hesaplamakta kullanmak olanaklı hale gelmiştir. Aynı şekilde sağlık sigortalarında da sigorta ettirenin üzerinde bulundurduğu bazı aygıtlar aracılığıyla veri toplamak, primi buna göre belirlemek ve pay as you go (PAYG) diğer bir anlatışla “(sigortayı) kullandığın kadar prim öde” esasına dayalı ürünleri pazarlamak imkânı doğmuştur. Araç sigortaları alanında da pay as you drive (PAYD) “(aracı) kullandığın kadar prim öde” esasına göre yapılan sigortalar gittikçe yaygınlaşmaktadır.
Yapay zekâ (AI=Artificial Intelligence) hiç kuşkusuz akıllı sigorta sözleşmeleri alanında da çok büyük bir rol oynamaktadır. Yapay zekâ, bir makinenin insana özgü yetenekleri (mantık yürütme, öğrenme, karar alma) edinmesini ifade etmektedir. Yapay zekânın birçok işi insanı geride bırakarak gerçekleştirebildiği günümüzde, sigortaya da büyük katkı ve destek sağladığı tartışmasızdır. Yararlarından biri de, çok sayıda hasar talebi arasından daha titiz inceleme gerektirenleri ayıklaması ve sigorta sahtekârlıklarını önlemeye katkıda bulunmasıdır. Yapay zekânın algoritma sistemleri, riziko kabul ve hasar ödeme kararlarını gerçekleştirdiği ölçüde akıllı sigorta sözleşmesi bu katkıyı alarak kararları oluşturabilecek ve süreci otomatik hale getirebilecektir. Akıllı sigorta sözleşmelerinin içerdiği otomasyon verimliliği çok artıracaktır. Çünkü bu sâyede hasar süreci çok hızlı hale gelmiş, masraflar ve insandan kaynaklanan hatalar azalmış olacaktır. Ödemelerin otomatik şekilde ve sigorta sözleşmesine uygun olarak gerçekleşmesi de sigorta ettirenlerin sigortaya ve sigortacıya güvenini yükseltecektir. Sigortaya dahil bir hasarın kanıtlanması hasar sürecinin otomatik işlediği sözleşmelerde zorluk taşımayacak ve bu da sigortacının hasarı araştırmaya ilişkin iş yükünü azaltacaktır.
Akıllı sigorta sözleşmesinin yalnızca risk kabul ve hasar yönetim süreçleri için otomasyon öngörmesi durumunda da çoğu halde tarafların geleneksel anlamda bir sigorta sözleşmesi kurmaları ve mesela teminatın kapsamını, sözleşmedeki deyimlere ilişkin tanımları, ek teminatları, teminat dışında kalan halleri ve teminat koşullarını anlaşarak belirlemeleri söz konusu olacaktır. Bu halde, risk kabul ve hasar yönetimi yalnızca yüz yüze veya mesafeli olarak kurulan geleneksel sigorta sözleşmesinin bazı yönlerinin otomatik biçimde ifasına hizmet edecektir.
Bir sigorta sözleşmesinin akıllı sözleşme olarak kurulabilmesi için tarafların bu hususta anlaşması lazım ve yeterlidir. Bu anlaşma çerçevesinde yapılan sözleşmenin bazı yönleri otomatik olarak işleyecek ve sigortacı da bunun için gereken dijital kodu kullanmakla yükümlü olacaktır.
İYİ NİYET NASIL ÖĞRETİLECEK?
Gelecekte sigorta sözleşmesinin tamamının akıllı sözleşme olarak işlemesinin mümkün olması beklenmektedir. Diğer bir anlatışla, yalnızca risk kabul (iş yazma) ve hasar yönetimi değil, tazmin ilkesine uygun biçimde (ve ödenecek tazminat tutarının üst sınırı sigorta bedeli olmak üzere) belirlenmesi, eksik sigorta veya aşkın sigorta yahut riziko ağırlaşmasının sonucunun saptanması gibi hususlar da otomasyona bağlanabilecektir.
Burada asıl sorun yaratabilecek olan şey, iyi niyet, makul olma, azami çaba, özen gösterme, nedensellik veya hile gibi hallerin bilgisayar diline aktarılabilmesidir. Bu yapılamadığı sürece “her bakımdan akıllı sözleşme” söz konusu olamayacaktır. Bununla birlikte, yapay zekâ ve makine öğrenmesi (machine learning = özdevimli öğrenme) sonunda buna da imkân sağlayabilecektir. Şu an için yapay zekânın ve makine öğrenmesinin hukuksal sonuçları öngörebilmesi çok net olmamakla birlikte, zamanla bu da gerçek olabilecek gibi görünmektedir.
Bunun imkân dahiline girdiği varsayımında sigorta sözleşmesinin tarafları, yapay zekânın sözleşme hükümlerini yorumlaması ve somut duruma uygulaması konusunda anlaşacaklardır. Kısaca sözleşme kendi kendini yorumlayacak ve ifanın bu doğrultuda gerçekleşmesini sağlayacaktır. Bu bağlamda mesela sözleşme öncesinde sigortacıya riziko hakkında tam ve doğru bildirimde bulunma görevinin yerine getirilmiş olup olmadığı; getirilmemişse bu görev ihlalinin kasten mi yoksa ihmal sonucu mu olduğu ve -rizikonun gerçekleştiği hallerde- göreve aykırılık ile rizikonun meydana gelmesi arasında nedensellik bağının bulunup bulunmadığı yapay zekâ ve makine öğrenmesi ile saptanacak ve bu saptamaya bağlı olarak tazminatın hiç mi ödenmeyeceği, yoksa tam veya indirimli olarak mı ödeneceği de yine otomatik şekilde akıllı sözleşme işleyişi içinde belirlenecek ve bu belirleme doğrultusunda uygulama (ifa) gerçekleştirilecektir. Benzer şekilde mesela bir sorumluluk sigortasında sigorta ettirenin zarar görenle yaptığı sulh anlaşmasının sigortacıya karşı da geçerli olup olmayacağı, bu sulh anlaşmasının “makul” olup olmadığı hususunda akıllı sözleşme kapsamında karar oluşturularak saptanacaktır.
Akıllı sözleşme işleyişine bağlı olarak otomatik şekilde meydana gelen sonuç (mesela tazminatın hiç ödenmemesi veya indirimli olarak ödenmesi) yargı yoluna başvurmayı engellemeyecektir. Aksi halde, akıllı sözleşmeye yargı işlevi yüklenmiş (daha doğrusu yargıyı devre dışı bırakma ayrıcalığı tanınmış) olur. Ancak yargı tarafından karara bağlanacak olan husus otomasyon sonucu alınmış olan kararın yerinde (hukuka uygun) olup olmadığı olacaktır. Yoksa yargı akıllı sözleşme tarafından verilen kararın dayandığı program ve algoritmaların yerindeliği konusunda hüküm kurmayacaktır. Akıllı sözleşmenin verdiği karar bu sözleşmenin taraflarından birinin verdiği karar olarak kabul edilecek ve diğer taraf, hukuka uygun bulunmadığını öne sürerek bu karara karşı yargının kendisini korumasını talep edebilecektir. Yapay zekâ sistemlerini kimin ürettiği ve kullanıma sunduğu gibi hususlar ise verilecek yargı kararının dışında kalacaktır.
Ancak, yapay zekâ kullanımını içeren akıllı sözleşme programlarının gereği gibi tasarlanmadığı ve özellikle sigorta ettirenin haklarını yeterli ölçüde dikkate almadığı (bunun sonucunda hatalı bir kararın çıktığı) hallerde, bu programları sigortacıya sağlayan üçüncü kişilerin de sigortacıyla birlikte sorumlu tutulmaları düşünülebilir. Bu hususun tartışılması yararlı olacaktır.
Akıllı sigorta sözleşmeleri hakkındaki açıklamalarımız büyük oranda Angelo Borselli’nin çok değerli makalesinden alınmıştır. Bkz.Angelo BORSELLİ, Smart Contracts in Insurance: A Law and Futurology Perspective -in InsurTech: A Legal and Regulatory View (Editors: Pierpaolo MARANO/Kyriaki NOUSSIA) 2020, s. 101-125