Acentelerin kurumsallaşması için ‘özdeğerleme’ yaklaşımı
SİGORTA sektörünün lokomotifi sayılan ve prim üretim hacminin (Acente sayısı: 15.587, Acente prim üretimi/Toplam prim üretimi: % 67.33 Kaynak: Sigortacılık ve BES faaliyet raporu, 2014) en büyük payını gerçekleştiren acentelerin şirket yapıları, taşıdıkları bu sorumluluk paralelinde gittikçe büyümektedir. Bu büyüme sonucunda, acenteler bulundukları konum itibarıyla iletişim halinde bulundukları paydaşların sürekli gelişen ihtiyaçlarına daha iyi cevap vermeleri ve değişen koşullara hızla uyum sağlamaları gerekmektedir. Çünkü, kendilerinin devamlılığı açısından bu değişim ihtiyacı büyük önem taşımaktadır. Bu devamlılık şartına uygun olarak, mevcut organizasyonları için, yeni fikirler üretme ve bu fikirleri kararlılıkla uygulama sürecini de sahiplenmeyi öncelik olarak kabul etmek zorunda kalacakları kaçınılmazdır.
Bu ana fikir çerçevesinde, acentelerde yapılacak değişimlerin amacı, pazarın gelişimine uygun olarak sürekli değişmekte olan ve çok hızlı bir şekilde gelişen işlere ve aynı zamanda yürütülen operasyonel süreçlerdeki zorluklara çözümler bulmaktır. Bunun devamında ortaya çıkan çıktı, acentelerin iş verimliliğinin artırılması olacaktır. Acenteler, ihtiyaç duyacakları bu değişim ve devamında gerçekleştireceklerini yeniden yapılanma süreçlerini nasıl gerçekleştirecekler? Bunun cevabı, KOBİ olarak adlandırdığımız ve çoğu orta ölçekli şirket büyüklüklerinde uygulanmakta olan “ÖZDEĞERLEME” kavramıdır. Peki “özdeğerleme” nedir? Özdeğerleme “Sürekli gelişim sürecinde iyileştirmeye ve gelişime açık alanların tespitindeki, içsel kontrolündeki ilk adımdır” olarak anlamlandırılabilir. Bunu acenteler için “KURUMSAL ÖZDEĞERLEME PROJESİ” olarak değerlendirirsek; acentelerin böyle bir çalışmayı yapma amaçları aşağıdaki şekilde sıralanabilir.
• Acentelerin kurumsal değerlerini artırmak,
• Sektör içinde dağıtım kanalları arasındaki rekabet gücünü geliştirmek
• Yenilenme amaçlarını gerçekleştirmek.
Peki, bu çalışma genel anlamda ne şekilde yapılmalıdır?
Öncelikle, ilgili acentenin organizasyonel etkinliği, içeriden bir bakışla yönetim biliminin verileri çerçevesinde ölçülmeli ve acentenin, yönetsel anlamda hem başarıyla yürüttüğü faaliyetleri hem de iyileştirmesi gereken yönleri belirlenmelidir.
Böylesine önemli çalışmalar, uluslararası özdeğerleme literatüründe en önemli kabul edilen yedi göstergenin ölçüm sonuç ve yorumlarını yansıtacak şekilde yapılmaktadır. Bu göstergeleri sıralamak gerekirse,
• Liderlik
• Stratejik Planlama
• Pazar Odaklılık ve Paydaş Yönetimi
• Ölçme, Analiz ve Bilgi Yönetimi
• Personel Yönetimi
• Süreç ve Yenilik Yönetimi
• Performans Sonuçları’dır.
Bu göstergeleri burada açmak ve uzun uzadıya detaylandırmak mümkün olmadığı için, bunların içinden birisini özetle anlatmak isterim. Acenteler içinde çok önemli gördüğüm “Pazar Odaklılık ve Paydaş Yönetimi” nde yapılacaklar aşağıdaki şekildedir. Bu başlık altında,
1. Acentenin hizmetlerinden yararlanan müşterilerin, o acenteden ve hizmetlerinden ne bekledikleri, ne kadar memnun oldukları ve bunların nasıl iyileştirilebileceğine yönelik çabaların hangi oranda başarılı olduğu,
2. Acentenin kendi iç birimleri arasındaki bilgi paylaşımı ve koordinasyonu sağlama çabalarında hangi oranda başarılı olduğu,
3. Kurumun iç ve dış paydaşları arasındaki ilişkileri daha verimli ve uzun vadeli hale getirme çabalarında hangi oranda başarılı olduğu gibi konular ölçümlenecektir.
Sonuç olarak acentelerde, özdeğerleme ile birlikte belirlenen noktalar iyileştirilecek ve güçlü bir kurumsal işletme yapısı ortaya çıkacaktır. Bu iyileştirmeler de acentenin genel performansını (kârlılık, satışlar, pazar payı vb.) artıracaktır.