92 No’lu Gider Vergileri Tebliği ile Sovtaj ve Rücu ile ilgili BSMV sorunu çözüldü mü?

92 No’lu Gider Vergileri Tebliği ile Sovtaj ve Rücu ile ilgili BSMV sorunu çözüldü mü?

Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 92 Seri No’lu Gider Vergileri Genel Tebliği hakkında konuşan EY Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı ve Finansal Hizmetler Sektör Lideri Levent Atakan, “Söz konusu Tebliğ aslında var olan bir sorun kadar potansiyel ve yüksek olasılıkla daha büyük bir sorun ile ilgili açıklamalar getiriyor” dedi.

Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan ve sigorta şirketlerince, rücu ve sovtaj işlemleri sonucunda lehe alınan paraların banka ve sigorta muameleleri vergisi (“BSMV”) kapsamında vergilendirilmesi hakkında açıklamalara yer verilen 92 Seri No’lu Gider Vergileri Genel Tebliği 11 Ekim 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan EY Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı ve Finansal Hizmetler Sektör Lideri Levent Atakan şunları söyledi: “Tebliğin ‘Rücu ve sovtaj tutarlarının BSMV yönünden vergilendirilmesi ve matrah’ başlıklı 3’üncü maddesinin birinci fıkrasında ilk olarak sigorta şirketlerinin rücu ve sovtaj işlemleri sonucunda nakden veya hesaben lehe aldığı paralar üzerinden yürürlükteki oranlara göre BSMV hesaplamaları gerektiği belirtiliyor.

‘TEBLİĞ SORUNLARA AÇIKLIK GETİRİYOR’

Yapılan açıklamalarda sovtajın yanı sıra rücu işlemlerine de yer verilmesi önemlidir; zira son 7-8 yıllık dönemde gerçekleşen vergi incelemelerinde, sovtaj gelirleri üzerinden BSMV hesaplanmaması eleştiri konusu olmuştu. Rücu gelirleri üzerinden de BSMV hesaplanması gerektiği konusu birçok defa gündeme gelmiş, ancak bu konuda herhangi bir eleştiri yapılmamıştı. Bu kapsamda söz konusu Tebliğ aslında var olan bir sorun kadar potansiyel ve yüksek olasılıkla daha büyük bir sorun ile ilgili açıklamalar da getiriyor. Öte yandan, yapılan açıklamalardan rücu ve sovtaj gelirlerinin nitelik itibarıyla BSMV’ye tabi olduğunun kabulü ile hareket edildiği anlaşılıyor. İlgili fıkranın devamında söz konusu işlemlerde BSMV matrahı, 2015/6 sayılı Genelge kapsamında sigorta şirketleri tarafından tahsil edilen/ edilecek rücu veya sovtaj bedeli ile daha önce “maliyet unsuru” olarak tahakkuk eden rücu veya sovtaj değeri arasındaki fark olarak tanımlanmıştı. Buradaki kritik nokta, maliyet unsuru olarak tahakkuk eden rücu ve sovtaj değerinden gerek rücu maliyeti gerekse sovtaj maliyeti olarak ne anlaşılması gerektiğidir.

Tebliğin “Yasal mevzuat” başlıklı 2’nci maddesinde gerek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472’nci maddesine gerekse Mülga Hazine Müsteşarlığı’nın 2015/6 sayılı Rücu ve Sovtaj Tutarlarına İlişkin Genelgesi’ne referans verilmektedir. İlgili referanslar Genelge’nin aşağıdaki bölümlerine yapılmaktadır.

– 2.2. maddesinde, rücu ve sovtaj tutarının tahakkukunun yapılabilmesi için, halefiyet hakkının kazanılması ve tutarın şirket uygulamasına göre belirlenmiş olması gerektiği,

– 2.4. maddesinde, sigorta şirketlerinin yaptıkları tazminat ödemelerini sigortalılardan aldıkları ibraname veya banka dekontu ile tevsik etmeleri gerektiği ve rücu amacıyla karşı sigorta şirketine ya da üçüncü şahıslara bildirim yapılması kaydıyla, karşı sigorta şirketinin teminat limitine kadar olan rücu tutarlarının tahakkuk ettirilebileceği,

– 2.6. maddesinde, sovtaj tutarlarının sovtajın sigortalıya bırakılmadığı her durumda tahakkuk ettirilmesi gerektiği,

– 2.8. maddesinde de, tahsil edilen rücu ve sovtaj tutarının tahakkuk ettirilen tutarlardan fazla olması durumunda aradaki farkın ilgili gelir hesabına aktarılması gerektiği.

‘SOVTAJ VE RÜCU TAHAKKUK EDİLMELİ’

Buradaki açıklamalardan anladığımız; Gelir İdaresi Başkanlığı sigorta şirketlerinin yasal kayıtlarında sovtaj ve rücu maliyetlerini tahakkuk olarak görmek istemekte ve sonradan yapılan tahsilatların tahakkuk ettirilen tutarları aşıp aşmamasına göre BSMV hesaplanıp hesaplanmayacağına karar verilmesini istemekte, bunu da Mülga Hazine Müsteşarlığı’nın 2015/6 sayılı Rücu ve Sovtaj Tutarlarına İlişkin Genelgesi’ne dayandırmaktadır. Kısaca Gelir İdaresi; ilk olarak sigorta şirketlerinin sigortalıya ödeme yaparak halefiyet hakkını kazanmasını (2.2 bölümü), bunu bir şekilde belgelendirmeleri gerektiğini (2.4), sovtaj tutarının da rücu gibi yasal kayıtlarda tahakkuk etmesi gerektiğini (2.6) ve en sonunda tahakkuk eden rücu ve sovtaj geliri ile tahsil edilen tutarların karşılaştırılarak eğer arada fark varsa (tahsil edilen tutarın fazla olması durumu) bu fark üstünden BSMV hesaplanmasını öngörmektedir. Tebliğin “Rücu ve sovtaj tutarlarının BSMV yönünden vergilendirilmesi ve matrah” başlıklı 3’üncü maddesinin 3‘üncü fıkrasında ise sigorta şirketleri tarafından sovtaj bedeli ödenmeyerek hurda veya hasarlı aracın sigortalıya terk edilmesi ve aracın sigortalı tarafından bizzat satılması durumunda BSMV doğmayacağı ifade edilmiştir. Bu bölümde 2’nci fıkradan anlaşılması gereken oldukça önemlidir, buradaki ifadeden “Vekalet ile” aracın 3’üncü kişice satılması durumunda da BSMV matrahının tespitinden indirim yapılacak tutarın yasal kayıtlarda bulunan sovtaj tahakkuku olması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.”