2015 yılında Türkiye yüzde 3 büyüyecek

Uluslararası Para Fonu (IMF) yayınladığı raporda Türkiye ekonomisinin gelişimini inceledi. Rapora göre Türkiye ekonomisi, iç talebin artmasıyla beraber 2010 ve 2011 yıllarında yıllık ortalama yüzde 9 oranında büyüdü. 2011’den sonra büyüme yavaşlasa da devam etti. Ülkede uygulanan politikalar ve yüklü sermaye akışı, iç talebin artmasına yol açtı.
Artan talebe ve ekonomik büyümeye rağmen, 2010–2013 yılları arasında ortalama enflasyon yüzde 7.9 ve cari açığın GSYİH’ye (gayrisafi yurtiçi hasıla) oranı ortalama yüzde 7.5 olarak kayıtlara geçti. 2012 yılında sürekli bozulan denge yeniden sağlanır gibi olduysa da, ekonomik politikaların gevşemesi sebebiyle yakalanan denge kısa sürdü. 2013’te GSYİH yüzde 4.1 oranında artarken, cari açık GSYİH’nin yüzde 7.9’una yükseldi. Enflasyon ise 2013 yılını yüzde 5’lik hedefin üstüne çıkarak yüzde 7.4 oranında tamamladı.

CARİ AÇIK AZALACAK
2013 yılında Türkiye’nin cari açığının GSYİH’nin yüzde 7.9’u oranına yükselmesine yerel talebin artışı ve altın stoklarının desteklenmesi yol açtı. Son beş yılda cari açığın GSYİH’ye oranı her yıl dalgalanıyor da olsa ortalama yüzde 6.4 seviyesindeydi.
IMF’ye göre yerel talebin zayıflaması ve altın ithalatının azalması, 2014 yılında dış dengelerin yeniden sağlanacağı bir döneme girileceğini gösteriyor. Cari açığın yıl sonunda GSYİH’nin yüzde 5.8’i oranına düşmesi bekleniyor. Raporda, 2014 yılının sonunda, devletin hedeflediği bütçe fazlası hedefinin yakalanamayacağı ifade ediliyor.

ÜLKELER ARASI ANLAŞMAZLIKLAR TİCARETİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK
Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya yapılan ihracat azaldı. 2012 yılında bu bölgelere yapılan ihracat toplam ihracatın yüzde 32.2’siyken, 2013’te bu oran yüzde 27.9’a düştü. Bu düşüşün sebeplerinden biri altın ihracatının azalması oldu. Rapora göre, ihracat bakımından Irak bu bölgelerdeki en önemli ülke olmayı sürdürüyor ve birinciliği taşıyan Almanya’dan sonra yüzde 8’lik bir oranla bu bölgelere yapılan toplam ihracattaki en büyük payı üstleniyor.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerindeki bazı ülkelerin yaşadığı anlaşmazlıkların, Türkiye’nin bu bölgelerle ticaretini olumsuz anlamda etkilemesi bekleniyor. Raporda, her ne kadar geleneksel Avrupalı pazarlarla Türkiye arasındaki ticaretin iyileşmeye başlandığına dair işaretler gözlemlense de, bölgede ekonominin yavaş iyileşmesi sebebiyle ticaretin de eski haline gelmesinin uzun süreceği belirtiliyor.

DIŞARIDAN YAPILAN YATIRIMLAR DÜŞÜŞTE
2013 yılında Türkiye’ye dışarıdan yapılan yatırımlar GSYİH’nin yüzde 1.6’sını oluşturdu. Bu oran, ekonomisi Türkiye’ninkine benzeyen G20 ülkelerinin aldığı dış yatırımın GSYİH’ye oranının ortalaması olan yüzde 2.5’in çok altında kaldı.
IMF, düşük dış yatırımın 2009’dan bu yana birçok gelişmekte olan ülkeye yapılan yatırımların azalması trendinden kaynaklanabileceğine dikkat çekiyor. Türkiye’nin yüksek enflasyonunun, değişken büyüme oranlarının ve yapısal sorunlarının da gelecekte Türkiye’ye yapılacak yatırımlar üzerinde önemli etkisi olacağı düşünülüyor.

BÜYÜME YAVAŞLADI
IMF, Türkiye’de sürekli çalkalanan ekonomik dengenin orta vadede yeniden sağlanacağını öngörüyor. Rapordaki verilere göre, bir yıl baz alınarak hesaplandığında, 2014 yılının ilk altı ayındaki büyüme oranı 2.7’ye geriledi. Bu düşüş, bireysel tüketimin ve özel yatırımların azalmasının yanı sıra kamu harcamalarından da kaynaklandı.
Yılın ilk çeyreğinde döviz kurunun yarattığı baskıyı hafifletmesi için uygulanan ekonomik politikalar, kredi borcunun artışının önüne geçmek için alınan makroekonomik önlemler ve yerel talepteki düşüş sayesinde hem ithalat hem de cari açık azaldı.

GSYİH’NİN YÜZDE 3 ARTMASI BEKLENİYOR
Hem 2014 hem de 2015 yıllarında Türkiye’nin GSYİH’sinin yüzde 3 oranında artması bekleniyor. IMF’ye göre, nisan ayından beri süregelen mali rahatlama, 2014 yılının ikinci yarısında yerel talepte az bir artış yaratmış olabilir. Ayrıca, kamu harcamalarının büyümeyi destekleyeceği öngörülüyor.
2015 yılında mevcut politikalar sürdürülürse artan taleple birlikte büyümenin yaklaşık yüzde 3 civarında olacağı düşünülüyor. Ancak, yaklaşan seçim süreci sona erene kadar özel yatırımların baskılanması bekleniyor. IMF, mevcut politikalar değiştirilmediği sürece ülkenin orta vadeli ekonomik performansının geçmişe göre daha düşük olacağına dikkat çekiyor. Türkiye’nin düşük birikim oranı ve rekabetçiliğin yarattığı güçlükler hem ithalat hem de yatırımlar üzerinde baskı kuruyor.

EN BÜYÜK RİSK SERMAYE AKIŞININ TERSİNE DÖNMESİ
IMF, Türkiye için en büyük risk olarak sermaye akışının tersine dönmesini işaret ediyor. Raporda, Türkiye’ye giren sermayede ciddi bir düşüş olması durumunda cari açığın kapatılmasının güçleşeceği ve ekonomik bir durgunluk yaşanacağı kaydediliyor. IMF, böyle bir ortamda, hızlı bir büyüme sağlamak için serbest makroekonomik politikalar belirlemenin büyük bir risk taşıdığını ifade ediyor.
Türkiye için başka risklerden de bahseden rapor, bunları Avrupa’nın büyümesinin yavaşlaması ve jeopolitik riskler olarak gösteriyor. Avrupa’daki büyümenin beklenenin altında olmasının, Türkiye’nin ana ithalat pazarındaki talebe zarar vereceği belirtiliyor. Suriye ve Irak’la yaşanan anlaşmazlıkların da talepte olumsuz etkisi olduğuna dikkat çekilen raporda, Türkiye’nin şimdiye kadar Ukrayna ve Rusya arasındaki gerginlikten etkilenmediği, ancak etkilenirse sonuçların ciddi olabileceği aktarılıyor.

2019’DA İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 11’E YÜKSELECEK
Orta vadeli tahminlerde de bulunan IMF, 2016 yılında GSYİH’nin yüzde 3.7 oranında artacağını öngörüyor. Rapordaki verilere göre, 2017, 2018 ve 2019 yıllarındaysa GSYİH’nin artış oranı yüzde 3.5 olacak. 2014 yılında işsizlik oranı yüzde 9.5’ken, 2019’da bu oran yüzde 11’i bulacak.

YATIRIM VE BİRİKİM ORANLARI ARASINDA YÜKSEK UÇURUM VAR
IMF’ye göre, Türk finans sektörünün aracılık ettiği yoğun sermaye akışı sayesinde kredi kısıtlamaları hafifledi. Bu durum, özel kredi sektörünün büyümesi ve tüketimin artmasına yol açtı. Birikim oranı azaldı, böylece yüksek miktarlardaki yatırımla düşük birikim miktarı arasındaki uçurum büyüdü.

Yorum yazın